20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nde Türkiye’nin karnesi kırıklarla dolu

Rusya’nın dokuz bölgesinde gece 44 Ukrayna İHA’sı imha edildi
20 Kasım 2024
‘Brezilya Devlet Başkanı Lula’nın G20’de Ukrayna’yı görüşmeyi reddetmesi Avrupalı liderleri kızdırdı’
20 Kasım 2024

Diyarbakır’da öldürülen 8 yaşındaki Narin Güran, Tekirdağ’da cinsel saldırı ve şiddet sonrasında yaşamını yitiren 2 yaşındaki Sıla bebek, annesi tarafından tiner içirilerek öldürülen 2 yaşındaki Emre bebek, İzmir’de evleri diye bildikleri barakada çıkan yangında hayatlarını kaybeden 5 yaşındaki Fadime Nefes, 4 yaşındaki Funda Peri, 3 yaşındaki Aslan Miraç, 2 yaşındaki Masal Işık, 1 yaşındaki Aras Bulut ve ‘yenidoğan’ çetesinin kurbanı olan henüz annelerinin sıcaklığını bile hissetmeden hayatlarını kaybeden 10 bebek. Onlar, Türkiye’nin sadece son bir kaç ayda ‘kaybettiği çocuklar’. Bugün Dünya Çocuk Hakları Günü. Peki bu çocukların hakları ne olacak? Dünya Çocuk Hakları Günü nedir? Çocuklar hangi haklara sahip? Türkiye Çocuk Hakları Sözleşmesini ne zaman imzaladı?

Narin Güran
© X

Acil ve kapsayıcı politikalar gerekiyor

Türkiye’de son dönemde artan çocuk hakları ihlallerine dikkat çeken İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci, çocuk ölümleri, istismar, ihmal ve şiddet olaylarının toplumda ‘derin bir yara’ açtığını belirtirken, bu ihlallerin önüne geçmek için acil ve kapsayıcı politikalara ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi.

Çocukların en temel hakkı olan yaşam hakkı başta olmak üzere çocuklara yönelik istismar, ihmal, sömürü ve şiddeti önlemeye yönelik çocuk güvenliğini sağlayacak mekanizmaların oluşturulması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Uyan Semerci, çocukların ihtiyaçlarını önemseyen ve seslerini, tercihlerini duymayı içeren politika yapım süreçlerinin planlanması gerektiğini belirtti.

Çocuklar her yerde risk altında

BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni onaylayan Türkiye’nin çocuk haklarını koruyacak yasal çerçeveye sahip olduğunu ancak var olan bölgesel ve sosyo-ekonomik eşitsizliklerin haklara erişimde önemli farklılıklar yarattığını belirten Prof. Dr. Uyan Semerci, bu durumun dezavantajlı ailelerden gelen çocukları daha olumsuz etkilediğini söyledi. Prof. Dr. Uyan Semerci sözlerini şöyle sürdürdü:

“Maalesef çocuklar, evde, sokakta, okulda, hatta sosyal medyada birçok risk altında. Bu alanların dışında, olmaması gereken yerlerde tarlada ya da merdiven altı atölyelerde ağır koşullarda çalışıyorlar. Aileler temel ihtiyaçlarını karşılamada zorluk yaşadıkça, yoksulluk ve yoksunluk bu riskleri artırmakta. İçinde olduğumuz çoklu krizlerin etkisiyle bu zorluklar çoğalmakta. Hepimizi etkileyen pandemi, çok büyük kayıplar yaşadığımız depremler, ekonomik krizin etkileri çocukları doğrudan etkiliyor. Bu afet ve krizler çocukların hayatında çok önemli rol oynayan ebeveynler ve öğretmenler gibi yetişkinleri de etkileyerek çocukların yaşamını çok farklı olumsuz yansımalarla şekillendiriyor.”

Tüm çocukların sağlıklı gelişimlerini sağlayacak koruyucu bakım, tedaviye erişim, eğitim gibi konularda tüm çocukları kapsayacak şekilde düzenlenmesi gerektiğinin altı çizen Prof. Dr. Semerci, en dezavantajlı çocukların koşullarının iyileştirecek politikaların ve uygulamaların hedeflenmesi gerektiğini vurguladı.

Şiddeti artık ‘fark etmek’ gerekiyor

Özellikle çocuklara yönelik şiddetle ilgili farkındalığın artması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Semerci, çocukların içinde bulundukları ev ve yaşam koşulları açısından farklı risklerle karşı karşıya olduğuna dikkat çekti. Bununla ilgili olarak Prof. Dr. Semerci şunları dile getirdi:

“Okullarda ve sosyal medyada akran zorbalığı da dahil olmak üzere toplumda çocuklara yönelik şiddet konusunda farkındalık artırılmalı, topyekûn bir mücadele ile çocukların güvenliği öncelenmeli. Ayrıca kız çocuklarını güçlendirmeye dair politikalar ve müdahaleler de planlanmalı. Maalesef üst üste insanlığımızdan utandığımız ağır vakalara, acı kayıplara şahitlik ediyoruz.

Narin cinayeti, yenidoğan ölümleri, İzmir’de 5 çocuğun yangında ölmesi… Gerçekten de çocuk ölümlerinin, yaşam hakkının olmadığı örnekleri kayıt altına almaya çalıştığımız bir dönemdeyiz. Öğrendiğimiz her kayıpla bu hak ihlallerinin bir kez daha tekrar etmemesi için ne yapmalıyız sorusu da hepimizin yanıtlaması gereken bir soru.”

Dünyada 12 milyon kız çocuğu zorla ‘evlendiriliyor’

Rakamlara göre dünyada her yıl 12 milyon kız çocuğu ‘zorla’ evlendiriliyor. Bugün hayatta olan 650 milyon kadının ve kız çocuğun; 115 milyon erkeğin ve oğlan çocuğun 18 yaşından önce evlendirildiği tahmin ediliyor. Önlem alınmazsa, 2030 yılında 950 milyon, 2050 yılında ise 1,2 milyar kişinin çocuk yaşta evlendirilmiş olacağı öngörülüyor. Salgınlar, çatışma, işgal ve savaşlar, göç ve yerinden edilme, iklim değişikliği gibi küresel krizler tüm kırılgan kesimler gibi kız çocukların da haklarını ihlal ediyor. Kovid-19 pandemisi tek başına istatistiklere 10 milyon çocuk evliliği vakası daha ekledi. En önemlisi de bu krizlerin zor elde edilmiş kazanımları geriye götürmesi.

izmir

2023 yılında çocuklar 537 bin 583 olaya karıştı

TÜİK’in ağustos ayında açıkladığı 2023 verilerine göre, güvenlik birimine gelen veya getirilen çocukların karıştığı olay sayısı 537 bin 583. Bu olaylarda çocukların 242 bin 875’i mağdur, 178 bin 834’ü suça sürüklenme sebebiyle güvenlik birimlerine geldi ya da getirildi.

İstatistiklere göre suça sürüklenme nedeni ile güvenlik birimine gelen veya getirilen çocukların yüzde 39,8’ine yaralama, yüzde 20,8’ine hırsızlık, yüzde 7,7’sine pasaport kanununa muhalefet, yüzde 4,9’una uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak, satmak veya satın almak, yüzde 4,0’ına ise tehdit suçları isnat edildi.

Dünya Çocuk Hakları Günü nedir? Çocuklar hangi haklara sahip? Çocuk Hakları Sözleşmesi nedir? Türkiye ne zaman imzaladı?

Özellikle savaş, yoksulluk ve sefaletin hüküm sürdüğü coğrafyalarda yaşam mücadelesi veren çocukları korumak ve koşullarını iyileştirmek için 20 Kasım 1989 tarihinde, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’yi imzalamış ve o tarihten bugüne 20 Kasım; “Dünya Çocuk Hakları Günü” olarak ilan edilmiştir. Türkiye Sözleşme’yi 14 Eylül 1990 tarihinde imzaladı.

Dünyadaki neredeyse tüm ülkeler 1989 Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’yi (ÇHS) yürütmeyi kabul etti. Sözleşme’nin dört adet yol gösterici ilkesi bulunuyor. Bunlar sırayla şöyle tanımlanıyor:

Ayrımcılık yapmama: ÇHS’nin 42 maddesi dinleri, ırkları veya yetenekleri ne olursa olsun; ne düşündükleri veya söyledikleri gözetilmeksizin; kültürleri ne olursa olsun; kız veya erkek, zengin veya fakir fark etmeksizin TÜM çocukların haklarına ilişkindir.

Çocuğun üstün yararı: çocukları etkileyebilecek yönde verilen her karar veya yapılan her işlem her zaman için onların üstün yararına öncelik tanımalıdır.

Çocuğun varlığını ve gelişimini sürdürmesini sağlama: her çocuğun doğal olarak yaşama hakkı vardır. Onlara gelişmeleri ve potansiyellerini gerçekleştirebilmeleri için her fırsatın temin edilmesi, karar verme yetkisine sahip bireylerin sorumluluğundadır.

Katılım: Çocuklar kendi yaşam ve tecrübelerinin uzmanlarıdır ve kendilerini etkileyecek kararlarda onlara danışılması gerekmektedir. Her çocuğun kendi düşüncesini ifade etme hakkı vardır ve haklarının en iyi şekilde nasıl korunacağı ve yerine getirileceğine ilişkin tavsiye ve değerli bilgiler verebilirler.

Bu çocuklara ne oldu?

Diyarbakır Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe’de kaybolan 8 yaşındaki Narin Güran’ın cansız bedeni 18 gün sonra köyünün yakınlarındaki bir derede bulundu. Cinayet ve sonrasında yaşananlar Türkiye’nin en çok konuştuğu konu oldu. Cinayetle ilgili olarak aralarında amca Salim, anne Yüksel ve ağabey Enes Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar hakkında “iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle iddianame hazırlandı. Sanıklar geçtiğimiz günlerde ilk kez hakim karşısına çıktı. Ama cinayete dair hiçbir şey söylemediler. Narin’i kim ve neden öldürdü sorusu hala yanıt arıyor.

Tekirdağ’da 8 Eylül’de ise 2 yaşındaki Sıla bebeğin, uğradığı cinsel istismar ve şiddet nedeniyle hastaneye kaldırıldığı haberleri geldi. Sıla bebek tam 30 gün sonra yaşamını yitirdi. Olayla ilgili öz annesi başta olmak üzere, birlikte yaşadığı S.Ö. (57), komşuları K.A. (32) ile 13 yaşındaki oğlu K.A. ve 14 yaşındaki G.K. tutuklandı.

İzmir’in Selçuk ilçesinde ise annelerinin evde bıraktığı en küçüğü 1, en büyüğü ise 5 yaşında olan Fadime Nefes (5), Funda Peri (4), Aslan Miraç (3), Masal Işık (2) ve Aras Bulut Akcan (1) yangında hayatlarını kaybetti.

Yenidoğan çetesi ise İstanbul’da, 112 Acil Çağrı Merkezi’nde çalışan kişilerle ortak hareket ederek, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları iddiasıyla yargı karşısında.